Fotoğraf Makinesi vs Cep Telefonu

mono1856
15-02-2020
Fotoğraf Makinesi vs Cep Telefonu

     Hangisi daha iyi fotoğraf çekiyor?

 

     Telefonların kamera performansları geliştikçe şu yorumlar daha sık yapılıyor: "Fotoğraf makinesine ne gerek var? Artık telefonlar çok iyi çekiyor." Bu yazımda bu konu hakkında yaşanan kafa karışıklıklarını gidereceğime inanıyorum.

 

         Son söylenecek şeyi başta söyleyeyim. "Ben nadiren fotoğraf çekerim, fotoğraftaki kalite çok da önemli değil"  "fotoğraf benim için bir hobi değil." diyenlerdenseniz, yani fotoğrafa özel bir ilginiz yoksa, cep telefonu sizin için biçilmiş kaftan. Zahmetsiz ve pratik. Ama, "Biraz teknik detay öğreneyim ve bu büyük makinelerin hala bir avantajı var mı? " diye merak ediyorsanız yazının devamını mutlaka okumalısınız.

 

     Öncelikle kıyaslamayı güncel cep telefonlarının amiral gemileri ile giriş seviyesi SLR ya da Aynasız model makineler arasında yapacağım. Neden? Çünkü üst seviye fotoğraf makinelerinde (Full Frame, Orta format vb...) güncel modeller kalite açısından şu an için cep telefonlarıyla kıyaslanamayacak seviyede üst düzeydeler. Keza alt model cep telefonları ise şartlar biraz zorlaştığında idare eder kaliteyi bile yakalayamıyor. Örneğin loş ışıkta fotoğraf çekmeyi denemiyoruz bile.

 

     Cep telefonları boyutları itibariyle büyük sensörler ve değişken diyaframlar kullanamamakta olup. En büyük zaafiyetlerini bu iki unsur oluşturmakta. Normal şartlarda sensörleri iyi bir fotoğraf çekebilmek için o kadar küçük ki; bu açığı özellikle yazılım-donanımdaki çok hızlı teknolojik gelişmeler sayesinde kısmen kapatabiliyorlar. (P30 pro şu an piyasadaki en büyük sensöre sahip olmasına rağmen 45mm2 lik sensör alanı olarak hala giriş seviyesi bir slr makinenin 370mm2'si ile rekabette zorlanmaktadır.) Örneğin portre lensi taktığımız bir fotoğraf makinesi ile yakalayabildiğimiz kısıtlı netlik alandan kaynaklı doğal bokeh efekti küçük sensör sebebiyle cep telefonlarında fiziken yakalanamamasına rağmen yazılımla sonuçlar alınabilmekte ve saç tellerini bile arka plandan başarıyla ayırabilmekte. Ama dediğim gibi yapay bir etki ve detaylardaki gariplikler görselliği bozmakta. Yani "Bokeh Efekt" mevzu o kadar basit değil. Doğal görünümde kadrajda gözüken her bir noktanın, cihaza olan uzaklığı değerinde bir netliğe sahip olması gerekmekte olup; Bu doğal yapı yazılımla şu an çözülememiş durumdadır. Fakat önümüzdeki dönemlerde yazılımlardaki güncellemelerle sorun yapay olarak çözülmeye çalışılacaktır.

 

     Bu iki ayrı cihazın  özelliklerinin ve fotoğraf performanslarındaki farkların iki ayrı senaryo ile daha net anlatılabileceğini düşünüyorum. 

 

     Senaryo 1: Gün batımında deniz kıyısındayız, cebimizde bir Huawei P30 Pro  var ve manzara beni çek diyor. El cebe gidiyor. Parmak izi telefonu açıyor. Kamera simgesine tıklayıp ardından deklanşör simgesine de tıklıyoruz ve çekim tamam. Kısmen pratik bir kullanım fakat boynumuza asılı bir fotoğraf makinesi hızlı açılma süresi ve parmak ucumuzdaki deklanşör tuşu ile bu çekimi 2-3 sn daha hızlı yapacaktır. Gün batımında bu süre çok önemli olmasa da başka bir senaryoda bazen 1 sn bile değerli olabilmekte diyerek kalite konusuna geçelim...  

Bu manzara fotoğrafında geniş açılı lens ve yüksek çözünürlükle gelen keskinlik cep telefonuna büyük avantaj sağlıyor. Peki küçük sensörün ve sabit olan açık diyaframın dezavantajı ne durumda? Küçük sensör burada yapısı gereği kısıtlı bir alan netliği sunamamakta. Ama bu bir manzara ve istenilen şey geniş bir alanda netlik! Yani büyük bir dezavantaj istemeden bertaraf edildi. Peki geniş diyafram? Geniş diyafram, fotoğraf makinelerinde alan derinliğini kısıtlasa da küçük sensörlü cep telefonlarında etkisini azaltmakta ve benzer şekilde dezavantaj istemeden bertaraf ediliyor. Bu arada artık birçok fotoğraf makinesi wireless ya da NFC iletişim yetenekleriyle çekimlerinizi cep telefonunuza hızla aktarabiliyor.

 

     Senaryo 2: Çocukları parka götürdün ve boynuna asılı giriş seviyesi bir SLR makinen var. Çocuk bisikletle sana geliyor ve kit lensin üzerindeki zoom halkasını bisikletin hızı oranında döndürerek biraz tecrübe, biraz da denemeyle orjinal bir fotoğraf yakaladın! Bu arada mod halkasından hız öncelikli modu seçip tripod da kullanırsak çok daha etkileyici kareler yakalayabiliriz. Evet bu çekim tecrübe ve çaba istiyor ama biraz da şanlıysanız sonuç çabaya değiyor. Açık diyaframla bir kaç da yüzden, boydan hatıra fotoğrafları çekiyoruz. Ve sonuçlar yine büyük sensör avantajının kısıtlı alan derinliği ile gayet keyifli. Fotoğraf makinesinde modlar arası geçişleri hızla yapabiliyor, üzerindeki döner ve fiziksel tuşlarla uygun ayarları pratik bir şekilde yapabiliyorsunuz. Yine özellikle yüksek ışık altında vizörden bakmanın avantajını yaşıyorsunuz. Bu arada makine ağırlığı ve yapısı itibariyle eldeki titreşimi fotoğrafa çok daha az yansıtıyor. Bu senaryoda gördüğünüz gibi fotoğraf makineleri yeteneğiniz ve tecrübeniz miktarınca size elinden geldiğince destek olabiliyor. Üstelik makinenin sınırlarını zorladıkça yeni lens seçenekleri sınırlarınızı genişletebiliyor ve daha spesifik çekimler için size yeni imkanlar sunabiliyor.

 

Sonuç: Son söylenecek şeyi kısmen başta söylemiştim aslında. İşin özü bana göre şu. Ben sırf fotoğraf çekmek için bu işe zaman ayırırım diyorsanız ve bu işi hobi olarak keyifle yapmak istiyorsanız en azından giriş seviyesi bir SLR ya da daha kompakt yapılarıyla aynasız bir makine ilk etapta işinizi görecektir. Bunun dışında günlük çekimler için günümüzün gelişmiş cep telefonları,  çoklu kamera sistemleri ve gelişmiş yazılımlarıyla düşük ışık koşullarında bile yeterli kaliteyi sunarak ihtiyaçlarınızı karşılayacaktır.

mono1856
Amateur Photographer